Sıkça Sorulan Sorular
Çocuk psikiyatrisine en sık başvuru nedenleri nedir?
Ailelerin çocuk psikiyatrisine başvuru nedenleri arasında en sık karşılaşılan nedenler; çocukların dikkat eksikliği, sınav kaygısı, depresyon,kaygı bozukluğu, davranış sorunları, internet ve bilgisayar teknolojilerinin aşırı kullanımı, öğrenme bozuklukları kapsamında yaşadıkları sorunlardır. Davranış sorunları olarak tabir edilen sorunlu davranışlardan bazıları; yalan söyleme, kendine ait olmayan eşyaları izinsiz alma, ebeveynlere karşı gelme gibi problemlerdir.
Son dönemlerde çocuk psikiyatrisi sorunları arttı mı?
Çocuk psikiyatri alanı yaklaşık son 20 yıldır ilgi gösterilmeye başlanan ve buna bağlı olarak popülerleşen bir alandır. Çocuklarda görülen psikolojik sorunlar, zannedildiği gibi son yıllarda artan vakalar değildir. Daha önce de var olan bu sorunların son yıllarda gözler önüne gelmesi ile birlikte insanların akıllarına çocuk psikiyatri sorunlarının artış gösterip göstermediği ile ilgili sorular gelmekte. Bu soruların cevabı açıktır. Çocuk psikiyatri sorunları son yıllarda artış göstermemiştir. Toplumumuzda çocuk psikiyatri alanına duyulan farkındalığın artmasına bağlı olarak sorunların görünürlüğü de artmış bu nedenle böyle bir algı oluşmuştur.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ilaç olmadan tedavi olur mu?
Dikkat eksiklikliği Hiperaktivite bozukluğu tedavisinde etkinliği kanıtlanmış tedaviler başında ilaç tedavileri gelmektedir. İlaç tedavileri ancak tek başına yeterli olmadığı görülebilmektedir. Bu gibi durumlarda davranışsal tedaviler ile ilaç tedavisine destek verilebilir ve ilaç tedavisinin etki oranı arttırılabilmektedir. Dikkat eksiklkiği Hiperaktivite bozukluğu tedavisi sürecinde hafif belirtileri olduğu, ya da ailenin ve okulun süreci doğru yönettiği durumlarda ilaç tedavileri tercih edilmeyebilir. İlaç kullanıp kullanmaması gerekliliğine mutlaka bir çocuk psikiyatrsitince karar verilmelidir.
Çocuk psikiyatride kullanılan ilaçlar bağımlılık yapar mı?
Hayır. Çocuk psikiyatri alanında kullanılan birçok ilaç günlük etki yapma potansiyeline sahip ilaçlar olduğundan devamlı kullanılması gerekli görülen ilaçlardır. İlaçlar çocuğun tedavi sürecinde destek ve etkili olabilmesi amacıyla kullanılır. İlaçların herhangi bir bağımlılık yapıcı yönü yoktur. Tam tersine çocuk psikiyatride kullanılan bazı ilaçlar gençleri bağımlılıktan korur.
Dikkat Eksikliği tedavi edilmezse ne olur?
Dikkat eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu kronik bir rahatsızlıktır, yani uzun yıllar devam eder.Bu durum tedavi edilmediği zaman uzun vadede bir çok başka psikolojik ve fiziksel sorun için çocuk ve gençler risk altında kalmaktadır. Karşıt olma karşıt gelme bozukluğu, davaranım bozukluğu, kaygı bozukluğu, depresyon, madde kullanım bozukluğu risk altında oldukları bazı psikiyatrik hastalıklardır. Ayrıca tedavi almayan kişiler ciddi ders başarısı düşüklüğü, okul devamsızlığı, evden kaçma, adli olaylara karışma gibi ciddi sorunlar için risk altında kalmaktadır.Küçük yaşlardan itibaren tedavi edilmezse rahatsızlık hasta tarafından normal olarak görülebilir ve hayatına o şekilde devam edebilir. Bu kişinin hayatını doğrudan aşırı olumsuz etkilemez ancak diğer insanlar ile ilişkilerinde bağlayıcı rol oynar.
Dikkat Eksikliği kendiliğinden geçer mi?
Dikkat eksikliği kronik bir rahatsızlık olduğu için kendiliğinden geçmez. Ancak insan yaşı ilerledikçe çözüm üretme kabiliyeti gelişir. Dikkat süresi uzar. Bu nedenle dikkat eksikliği yaşayan çocuklar ilerleyen yaşlarda bununla baş etmeyi başarabilirler. Ancak araştırmalar arasında oransal farklılıklar olsa da yaş ilerledikçe dikkat eksikliği sorunu ile baş etmeyi başaran kısım %30 gibi küçük bir dilimi oluşturmaktadır. Kalan %70’lik dilim ise bununla Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunun yarattığı sorunlarla hayatına devam etmektedir.
Aşırı hareketlilik kişinin daha zeki olduğunu mu gösterir?
Hayır. Aşırı hareketli veya aşırı sakin çocukların zeki olduğu ile ilgili bilimsel bir veri yoktur.Aşırı hareketliliğin nedenlerinden biri Hiperaktivite olabileceği gibi gelişim geriliği, otizm de olabilir. Aileler çocukları hakkında hareketli olmasına bağlı olarak kesin bir sonuca varmamalı, mutlaka bir çocuk psikiyatri uzmanına ulaşarak destek almalıdır.
Otizm belirtileri nedir?
Otizm rahatsızlığının 3 ana belirtisi mevcuttur. Otizm tanısı koyulan çocuklar sosyal hayatta sorun yaşarlar. İnsanlarla iletişim ve anlaşma gibi konularda oldukça fazla zorlanırlar. Bir diğer belirti ise tekrarlayıcı, basmakalıp davranışlardır. Bir kalemi defalarca açma, elini defalarca sallama gibi eğilimler tekrarlayıcı davranışlara örnek olarak verilebilir. Diğer bir belirti ise dil gelişiminde sorun yaşamalarıdır. Bunların yanında doğrudan göz teması kurmaktan kaçınma, ilgisizlik, aşırı hassasiyet veya duyusal hassasiyet olmaması gibi belirtiler de otizm rahatsızlığını işaret edebilir.
Çocuğumda ne görürsem otizmden şüphelenmem gerekir?
Bebeklerde otizm şüphesine neden olabilecek bazı faktörler vardır. Bunlar; 1 yaşını doldurmamış bebeklerde göz teması kuramamak, yabancı kaygısı yaşamamak, duyusal hassasiyetin aşırı olması veya çok az olması, yaşının gerektirdiği fonksiyonları yerine getirememek, yürüyememek veya konuşamamak, tekrarlayan davranışlar sergilemek gibi belirtilerdir. Bu belirtilerin birkaç tanesinden fazlası bebeğinizde ortaya çıkıyorsa otizm şüphesi ile bir uzmana görünmekte fayda var.
Otizm tedavisi var mıdır?
Evet. Otizm tedavisinin en önemli ayağı ailenin bilgilendirilmesi ve eğitilmesidir. Çünkü çocuk ömrünün büyük bir kısmını ailesinin yanında geçirir ve hayatı da o yaşlardaki eğilimlerine göre şekillenir. Özel eğitim seçeneği Otizm tedavisinde büyük rol oynayan bir eğitim metodudur. Otizm rahatsızlığı ile karşı karşıya kalan bir çocuğun ya özel bir eğitmeni olmalı ya da çocuk özel eğitim kurumlarında eğitim almalıdır. En önemli faktörlerden biri bahsettiğimiz gibi aile. Ailenin çocuğun gelişimi ve davranışlarından edindiği izlenimleri uzmanlar ile paylaşması oldukça önemlidir. Bu çocuğun gelişim sürecini takip etmek için uzmanların ihtiyaç duyduğu bir gereksinimdir.
Otizm rahatsızlığında sık karşılaşılan sorunlar nelerdir?
Otizm rahatsızlığı yaşayan bireylerin dünyayı anlamlandırma süreci otizm rahatsızlığı yaşamayan bireylere göre biraz daha farklıdır. İnsanların otizm rahatsızlığı olan kişiler ile iletişim kurmak istediklerinde sık karşılaştığı bazı sorunlar vardır. Otizm rahatsızlığında sık karşılaşılan sorunlar;
Otizm rahatsızlığı olan bireylerin bedensel temastan kaçınmaları (tokalaşmak, el sıkışmak veya sarılmak gibi)
Sözlü iletişim kurmakta zorlanma (göz teması kuramama, karşı tepki alamama)
Dil gelişiminde güçlük olması durumunda kendini ifade edememe
Sosyal etkileşim sorunları (topluluk içerisinde uyum sağlayamama kaynaklı sorunlar)
Duyusal sorunlar (yüksek sese veya ağır kokuya aşırı tepki verme, konuşulanlara karşılık vermemek gibi durumlar)
Davranışsal sorunlar (şiddet eğilimi gösterme veya tekrarlayan hareketler gibi davranışsal sorunlar.)
Özgül öğrenme güçlüğü nedir?
Bu rahatsızlıkta kişinin normal zekada olmasına rağmen akranlarından çok daha geç ve zor öğrenmesi durumudur. Özellikle ilkokula başlama sürecinde kendini gösteren bu rahatsızlık aslında bireylerde okul öncesi dönemde de belirtileri farkedilebilir bir durumdur.
Çocuğumda özgül öğrenme güçlüğü olduğunu nasıl anlarım?
Özgül öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların ebeveynleri genellikle çocukların okul dönemlerinde öğretmenleri tarafından uyarılmaları ile uzman yardımı almaya karar vermektedir. Ancak özgül öğrenme güçlüğü çocuklarda küçük yaşlardan itibaren fark edilebilecek bir rahatsızlıktır. Bu nedenle ebeveynlerin çok daha dikkatli olmaları gerekmektedir. Bazı özgül öğrenme güçlüğü belirtileri:
Okuma bozukluğu (disleksi)
Dil becerilerinde sorun
Yazılı anlatım bozukluğu
Matematik bozukluğu
Motor becerisi gerektiren oyunlarda başarısız olma
Organize etme zorlukları yaşamak
El tercihini geç gelişmesi
Konuşma gecikmesi
Özgül öğrenme güçlüğü geçer mi?
Özgül öğrenme güçlüğü uygun müdahale ve eğitim süreciyle belirtilerin çok hafifleyebildiği bir sorundur. Erken teşhis ve kararlı olmak özgül öğrenme güçlüğü ile yaşamayı, çocuğun kendine uygun öğrenme biçimlerinin farkedilmesi gibi ilerlemeler özgül öğrenme güçlüğünün kişinin hayatındaki etki gücünü azaltabilmektedir.
Ergenlik ne zaman başlar?
Ergenlik başlangıç zamanı cinsiyete göre ve çocuklara göre değişmektedir. Ergenlik ne zaman başlar? sorusunun cevabı bazı çocuklarda çok daha erken veya çok daha geç olabilmektedir. Bunun nedeni her bireyin birbirinden farklı olmasıdır. bir genelleme yapmak gerekirse ergenlik kız çocuklarında 9-10 yaşlarında, erkek çocuklarında ise 11-12 yaşlarında başlamaktadır.
Ergen çocuğuma nasıl davranmalıyım?
Ergenlik çocuklar için çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemidir. Bu nedenle bireyin davranışları hem çocukluktan hem de yetişkinlikten izler taşır. Ebeveynler çocuklarına ergenlik çağlarında her zamankinden fazla anlayışlı ve konuşkan davranmalıdır. Ebeveynlerin çocukları, kendi dünyalarına kapanacak kadar sıkmadan ancak yanlışlarını doğru sanacak kadar da rahat bırakmadan sakin ve ılımlı bir tavır içinde olmaları gerekir.